Birleşmiş Milletler’in politik ve finansal desteğiyle yürütülen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, diğer bir deyişle Küresel Hedefler; Ocak 2016’da yürürlüğe giren, 170’ten fazla ülke ve bölgede 15 yıl boyunca uygulanacak olan 17 hedeften oluşmaktadır. Genel amaç, yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegenimizi korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamaktır.
Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri eylem planlarından birisi de iklim değişikliği ile ilgili olarak belirlenmiştir. 13. hedef olan İklim Eylemi’ne göre;
- Tüm ülkelerde iklim kaynaklı tehlikelere ve doğal afetlere karşı dayanıklılık ve adaptif kapasitenin güçlendirilmesi
- İklim değişikliği önlemlerinin ulusal politikalara, stratejilere ve planlamaya entegre edilmesi
- İklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyon, etki azaltma ve erken uyarı konularında eğitim, farkındalık yaratma, insani ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesi
- Gelişmiş ülkeler tarafından, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) altında, 2020 yılına kadar, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamak için, yılda 100 milyar dolarlık bir fon oluşturma ve oluşturulan bu Yeşil İklim Fonu’nun mümkün olan en kısa zamanda tam olarak işlevsel hale getirilmesi
- Kadınları, gençleri, yerel ve marjinal toplulukları da içeren, az gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ada ülkelerinde etkin iklim değişikliği ile ilgili planlama ve yönetim kapasitesinin artırılması için mekanizmaların teşvik edilmesi hedeflenmiştir.
Bu hedefler doğrultusunda şimdiye kadar yapılan bazı uygulamalar şöyle;
- Beyaz Rusya’da, 50.000 hektarlık drenajlı turbalık alanların restore edilmesi
- Bosna Hersek’te, selden dolayı oluşan hasarları en aza indirmek ve daha iyi binalar inşa etmek için sellerden etkilenen insanların istihdam edilmesi
- Sırbistan’da 2014’teki sel felaketinden etkilenen belediyeleri korumak için kanalların inşa edilmesi
- Japonya ile Tacikistan’ın arama kurtarma ekipleri için hava veri toplama ve uyarı mesajlaşma sistemleri konusunda destek sağlanması
- Moldova’da, iklim şartlarına dayanıklı bitki yetiştirmek için bir orman yönetim mekanizmasının geliştirilmesi
Projelere bakıldığında; Birleşmiş Milletler’in, konu bağlamında az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde İklim Eylemi’ni hayata geçirmeye başladığı gözüküyor. Dünya çapındaki teşvikler ne kadar önemli olsa da bu konu sadece Birleşmiş Milletler özelindeki projelerle sınırlı kalmamalıdır. Gerek hükümetler gerekse vatandaşlar bu konuyla derinden ilgilenmeli ve yaşadıkları dünyaya kendileri de çözüm üretebilmelidirler. İklim değişikliği tüm insanlığı ilgilendirdiği için çözüm üretmek bir kişi veya kurumun tekelinde olmamalıdır.
“Citizen science” yani vatandaş bilimi burada devreye giriyor. Vatandaş bilimi; gözlemcilik, veri toplama ve bu verileri işleme ile vatandaşları, küresel veya yerel proje üretimlerinde birincil sıraya koyuyor. Bazı “citizen science” örneklerine bakalım;
TreeWifi

Amsterdam’da bir tasarımcı tarafından düşünülen bu uygulama hem oyunlaştırma için hem de hava kirliliğini ölçmek için bir yöntem sunuyor. Bulunduğu mahalledeki hava kalitesi hakkında veri oluşturan kuş evi, hava kalitesi düşük seviyede olduğunda kırmızı ışık yanıyor. Bu da mahalle sakinleri için “challenge” anlamına geliyor. Kırmızı ışık yandığında ücretsiz kablosuz internet ağı kesiliyor. Kablosuz internet ağına ulaşmak içinse hava kalitesini düzelterek evin yeşil ışık yanmasını sağlamak gerekiyor. (Amsterdam Smart City)
SeaRise

Güney Carolina’da başlatılan bu proje; şiddetli hava olaylarına ve sel felaketlerine altlık olması açısından bir veri tabanı sunuyor. Kolektif çabalarla oluşturulan bu veri tabanına herkes fotoğraf ve veri girişi yapabiliyor. Ayrıca bu verilerle deniz kaplumbağası ve çeşitli yaban hayvan türlerinin korunmasına da katkı sağlanıyor. 58 üyesi, 180 fotoğrafı ve 103 gözlem yeri olan bu uygulama; iklim değişikliğinin ve deniz seviyesinin yükselmesine karşı direnç arttırmaya yönelik işbirlikçi çözümlere teşvik etmektedir.
The Plastic Tide

Her yıl binlerce ton plastiğin denizlere ve okyanuslara boşaltıldığı biliniyor. Fakat bu plastiklerin sadece %1’ine ulaşılabiliyor ve geri kalan %99’un nerede olduğunu bilmek güç oluyor. The Plastic Tide ise bu sorunu çözebilmek için bilim insanlarına yardım eden bir ortak paylaşım web sitesi olarak hizmet veriyor. Plastik ve çöpler görsel olarak sisteme tanıtılıyor. Yapay zeka sayesinde oluşturulan programlarla otomatik tanıma özelliği oluşuyor. Bu sayede de dronlar aracılığıyla deniz ve okyanuslardaki çöpler tanımlanarak nerede olduklarının bilgisi sisteme aktarılıyor. Ardından tespit edilen çöplerin toplanma işlemi başlatılıyor. (ScientificAmerican).
Bu uygulamalar vatandaşları, yaşadığı yerde gözlem yapabilen, üreten ve katılımcı olmasını sağlayan vatandaşlara dönüştürüyor. Küresel iklim değişikliği küresel bir problemdir, bu nedenle sürdürülebilir dünya ve katılımlı bir toplum için hükümetler, özel sektör, sivil toplum ve vatandaşların ortaklığı önemlidir.