Şehir yönetiminde tüm paradigmalarının değişmek zorunda olduğunun farkındalığını yaşayan ve şehrinin sorunlarına akılcı çözümler üreterek yaşanabilir şehirler oluşturmak için çalışan tüm şehir yöneticilerine, şehir yönetimi alanında düşünce ve argüman üreten tüm paydaşlara katkı sağlayacağını umarak Jonathan Rose’un 2016 yılında şehir yönetimi alanında yazdığı “The Well-Tempered City” kitabını Türkçeye kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Şehir plancısı ve yazar Jonathan Rose “İyi Akort Edilmiş Şehir” kitabında; iklim değişikliği doğal kaynakların tüketilmesi, kontrolsüz nüfus artışı, gelir adaletsizliği, toplu göçler, eğitim ve sağlık eşitsizliği gibi küresel sorunlar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Yaşanan problemlere çare bulmak amacıyla gerçekleştirilen disiplinlerarası bir araştırmayı konu edinen bu kitap; günümüzde toplumun tüm kesimlerinin karşı karşıya kaldığı problemlerin yaratacağı sonuçların anlaşılması ve çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi için bir yol haritası niteliğindedir. Şimdi ise İnfoloji Blog okuyucuları ile şehir plancısı, yazar ve uygun maliyetli, çevreye duyarlı toplulukların gayrimenkul geliştiricisi Jonathan Rose ile yaptığımız röportajı paylaşmaktan dolayı çok mutluyuz.

The Well-Tempered City kitabı 2016 yılından beri birçok kişiye ulaştı. Bunu biz de kitabınızı Türkçeye çevirdiğimizde ülkemizde gördüğü ilgiden anlıyoruz.
Özellikle şehir yöneticilerinin kitabınızda nasıl bir motivasyon bulmasını istiyorsunuz? Kitabı yazdıktan sonra siz nasıl bir ilgiyle karşılaştınız? Hangi şehirlerden dönüş aldınız?
JR: Öncelikle, kitabın Türkiye’de de piyasaya çıkmasına çok memnun oldum. Kitap burada, dünyanın ilk kentsel yerleşmesi Göbekli Tepe’de başlıyor. Umuyorum ki İyi Akort Edilmiş Şehir kitabı, Türkiye’deki şehir yöneticilerinin/ liderlerin şehirleri hakkında düşünmesine olumlu yönde katkıda bulunur.
Kitap, dünyanın dört bir yanında son derece olumlu karşılandı. Kitabın etkili olmasının en önemli yolu, şehir yöneticilerine şehirleri için bir vizyon geliştirilmeleri konusunda ilham vermesiydi. Bir şehri yönetirken sıklıkla detaylara takılıp çıkmaza düşüyoruz. Geri adım atmaya, şehirlerimiz için daha geniş kapsamlı 2050 vizyonu geliştirmeye; iklim değişikliği, gelir eşitsizliği, altyapı sorunları ve uygun fiyatlı konut bulamama gibi sorunlarla nasıl başa çıkılacağına dair plan yapmaya ihtiyacımız var.
Kitap, yöneticilerin/ liderlerin; birçok nedeni olan kentsel sorunların, birçok farklı sektörde entegre çözümlere ihtiyaç duyduğu hakkında perspektif kazanmalarına yardımcı oldu. Fiziksel altyapı, yeşil binalar ve şehrin doğaya dokunması ile ilgili tartışmalara ek olarak, sosyal çözümlere daha fazla görünürlük sağladı.
Tüm dünyada kitabın fikirleri üzerine forumlar düzenlendi. Amerika Birleşik Devletleri’nin her yerinde, Sao Paolo, Londra, Oxford, Cambridge, Madrid ve Barselona gibi birçok şehirde kitapla ilgili konuşulan seminerler verdim, Yeni Zelanda’nın Wellington şehrinde düzenlenen seminere de video konferans yoluyla katıldım.
İyi Akort Edilmiş Şehirlerin nasıl olması gerektiğini, niteliklerini kitabınızdan öğreniyoruz. Sizce dünyada “İyi Akort Edilmiş” diyebileceğimiz ya da bu süreci doğru yönetebilen şehirler hangileri?
JR:Dünyada mükemmel bir şehir yoktur ancak birçok şehrin “İyi Akort Edilmiş” olma unsurları vardır. Bunlar genel olarak orta büyüklükte, orta yoğunluklu şehirlerdir.
İyi Akort Edilmiş Şehirler doğa ile dokunmuş bir yapıya sahiptir. Geçmişleriyle gelecekleri bağlantılıdır ve bunu yansıtan yerlere sahiptir. Belki de bunu yapan dünyanın ikonik şehirlerinden biri Kyoto’dur.
İyi akort edilmiş şehirler, uygarlığın değerlerini ve ahlakını belirgin hale getirir. Örneğin; Hollanda’daki Lahey, Barış Sarayı ve barış fikri etrafında örgütlenmiştir.
İyi akort edilmiş şehirler bulunduğu bölge ile iyi bağlantılara sahiptir. Örneğin; Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Denver’in, harika bir bölgesel demiryolu inşaat etmesi gibi…
Fakat belki de dünyanın en “İyi Akort Edilmiş” şehri Singapur’dur.

Kitabınızı 2016 yılında yazdınız ve artık 2020 yılındayız. Günümüzde şehirlerin karşı karşıya kaldığı en büyük sorunu ne olarak görüyorsunuz? Sizce şehir yöneticileri hangi alanlara odaklanmalı? Nelere öncelik vermeli?
JR: Şehirlerin karşı karşıya olduğu dört büyük sorun; iklim değişikliği, gelir eşitsizliği, uygun fiyatlı konut eksikliği ve altyapı sorunları olarak sıralanabilir. Bunları çözmek için uzun vadeli bir fiziksel plan ve çözümleri finanse etmek için bir yatırım stratejisi gerekir. Ancak bu meselelerle başa çıkmak için politik desteği de geliştirmek adına, şehir yöneticileri göçmenlik, eğitim ve trafik dahil olmak üzere karşılaşılan belirli problemleri çözmek zorundadır.
İstanbul’un da günümüzde birçok metropolde olduğu gibi çok ciddi sorunları var; 15 milyonu aşan ve kontrolsüz bir şekilde büyüyen nüfus, işsizlik, eğitim ve sağlık eşitsizliği, orman tahribatı, doğal kaynakların hızla tükenmesi vb. Sizce İstanbul ve İstanbul gibi metropollerde değişim mümkün mü? İstanbul yeniden akort edilebilir mi? Bunun için şehir yöneticilerinin atması gereken ilk adım ne olmalı?
JR: Evet, İstanbul yeniden akort edilebilir. İstanbul dünyanın en büyük şehirlerinden biri ve en önemlisi Avrupa ve Asya arasında bir köprü…
İlk adım bir 2050 planı oluşturmak olacaktır. Yukarıda bahsettiğim sorunlar birkaç yıl içinde çözülemeyecek kadar büyüktür ve şehrin uzun vadeli bir plana ihtiyacı vardır. Ancak şehir sakinlerinin güvenini artırmak için bazı kısa vadeli, hızlı eylemlere de ihtiyaç vardır. Brezilya’nın Curitiba şehrinin eski Belediye Başkanı Jaime Lerner buna “kentsel akupunktur” adını verdi.
Uzun vadeli planın, şehrin 2050 yılında ne olacağı konusunda ikna edici bir vizyona sahip olması gerekiyor. Bunun için genellikle şehrin geçmişinin en güzel zamanlarına bakmak ve o zamana ait bazı unsurları öne çıkarmak yardımcı olacaktır. Örneğin İstanbul her zaman büyük bir kültürel ve entelektüel merkez olmuştur. Kültür, kentin kendi vizyonunun ve dünya markası olmasının örgütleyici bir parçası olabilir mi? Bu nitelikler şehrin tüm konularda 15 milyon insanın ihtiyaçlarına cevap verme konusunda nasıl kullanılabilir? Plan, tüm bunların birbirine bağlı noktalar olduğunu gösterecektir. Örneğin, dünya makineleştikçe işsizlik daha kötüye gidecek. Nüfus 21. yüzyılın işleri için eğitilmelidir, bu durum eğitime odaklanmayı gerektirir. Ancak çocukların iyi eğitim alabilmeleri için sağlıklı ve iyi beslenmiş olmaları gerekmektedir.

Sizce sınırlı kaynaklara sahip olan şehirlerin, artan tüketimi dengeleyebilmek ve sürdürülebilirliği sağlayabilmek adına alması gereken başlıca önlemler nelerdir?
JR: Tüketim konusu atıklara bağlıdır. Şehirde atıkları boşaltmak için yerler tükeniyor, bu yüzden şehirlerin geri dönüşüm programları geliştirmeleri gerekiyor. Birçok uygun geri dönüşüm programı modeli var. Örneğin Nairobi’de, düşük gelirli bölgelerde çöpler, bisikletlerinin arkasında geri dönüşüm kutusu bağlı olarak dönüştürülebilir materyalleri toplayıp satan girişimciler tarafından toplanıyor.
Buthan Kralı’nın şehirdeki sorunları çözmeniz ve şehri daha yeşil bir hale getirmeniz için sizi davet ettiğinden bahsetmiştiniz. Bu ziyaretinizden biraz bahsedebilir misiniz; nasıl bir süreçti, ne gibi sorunlar tespit ettiniz ve orada neler yaptınız?
JR: Belki de kitabın en büyük etkisi Butan için olmuştur. Butan Kralı kitabı okumuş, her valinin ve her belediye başkanının da kitabı okumasını emretmiş. Daha sonra hükümet için bir şehir planlama atölyesi yürütmek ve İyi Akort Edilmiş Butan yaratmak konusunda ulusal televizyonda konuşma yapmak için Butan’a davet edildim. Şimdi hükümete başkent Timpu için yeni bir plan önerdiğimi söyledim -Timpu’yu dünyanın önde gelen Gayri Safi Mutluluk Şehri yapmayı umuyoruz.

Timpu’nun birçok şehre benzeyen problemleri var; trafik, uygun fiyatlı konut eksikliği, doğa ile bağlantı eksikliği, muhteşem tarihi ve manevi binaları gömen yeni gelişme vb. Bunlara hem yeni bir bölgesel yapı planı hem de bireysel komşuluk planları ile değiniyoruz. Bazı durumlarda şehrin kapasitesini güçlendirmemiz gerekiyor. Örneğin; Timpu’nun park alanları yok. Timpu Belediye Başkanı, Çalışma ve İnsan Yerleşimi Bakanı ve sekreteri, Başbakan ve Majesteleri bu çalışmayı çok desteklediler. Liderlerin bu desteği planın başarısının büyümesinde son derece etkili olacaktır.
Yeni kitap hazırlıklarınız var mı? Varsa hangi konu üzerine bir çalışma yürütüyorsunuz?
JR: Şu anda refahın artması ve her neslin gelişmesi için fırsatlar hakkında bir kitap üzerinde çalışıyorum. Ekonomik ve manevi yoksulluğa yol açan nedenler, fırsatların önündeki engelleri keşfetmeye yönelik bir kitap…
Bence bu medeniyetimizin geleceğiyle ve onun tüm hayatımızın refahına nasıl katkı sağlayabileceğiyle alakalı. Bu çözümler hayatın kutsallığına manevi bir bakış açısıyla ve hayatlarımıza merhametli bir yaklaşımla ortaya çıkmalıdır.