Hepimiz yoğun stresin bir sağlık tehlikesi oluşturduğunu biliyoruz. Ancak konuşulması gereken başka bir konu daha var: tükenmişliğin işletme performansı üzerindeki etkileri.

Stres, çalışanların işten ayrılma ihtimalini yaklaşık üç kat arttırır, geçici olarak stratejik düşünmeyi olumsuz etkiler ve yaratıcılığı köreltir. Bu da demek oluyor ki tükenmişlik, şirketlere yüksek bedeller ödetebilir.

Şirketler bu durumu fark ettikçe iş yerindeki sağlık çalışmalarını arttırıyorlar. Ancak şirket içi spor salonları veya şekerleme odaları sorunun çözümü olmaktan çok uzakta. Bunun yerine, işverenlerin iş yerindeki stresi azaltmak için organizasyon düzeyinde yaklaşımlara, aynı zamanda iş performansını iyileştirirken çalışanların refahını artıran yaklaşımlara geçmeleri gerekir. Bu gerçekçi görünmese de yapılan çalışmalar tükenmişliğin önlenmesi için iş yerinde stresi azaltmanın yanı sıra çalışanların işe yeterince ilgili ve bağlı olması gerekiyor.

Peki bunun için neler yapılmalı?


1) Stresi azaltan bir çalışma ortamı yaratın.

Çalışanlar yoğun stresli bir durumda olduklarında -belirsiz beklentiler, makul olmayan süreler, yoğun bir çalışma alanı- “savaş ya da kaç” ruh haline bürünürler. Kendimizi tehdit altında hissettiğimizde başımıza gelen bir şey bu. Böyle durumlarda ilkel ve daha duygusal davranır, uzun vadeli düşünme, strateji oluşturma ve yenilik yapma yeteneği azalır. Bu modda uzun süre kalınması ise kötü sonuçlar doğurur. Bu etki ile başa çıkmak için güvenli bir çalışma ortamı oluşturmalı ve ekibinizin günlük iş akışlarına stresi azaltma alışkanlıklarını eklemelisiniz.


2) Çalışanlarınızın psikolojik olarak güvende hissetmesini sağlayın.

Çalışanlarınız iş yerini bir tehdit olarak algılarsa, ekibinizin etkili bir şekilde iş birliği yapması için ihtiyaç duyduğu güveni oluşturamazsınız. The Fearless Organisation adlı kitabında Amy Edmondson, psikolojik güvenliği sağlamak için atabileceğiniz üç adımı anlatıyor: İlk olarak, çalışanlarınıza net hedefler vererek beklentilerinizi belirginleştirin. İkincisi, herkesin seslerinin duyulduğunu hissettirin. Bunu insanları toplantılarda konuşmaya davet ederek veya beyin fırtınası oturumları düzenleyerek yapabilirsiniz. Üçüncüsü, hem zorlayıcı hem tehdit edici olmayan bir çalışma ortamı geliştirin. Çalışanlarınıza başarısız olmalarını normal karşılayacağınızı gösterin.


3) İş gününüze düzenli mola süreleri ekleyin.

İnsan beyni, dinlenmesi gerekmeden önce yaklaşık 90-120 dakika boyunca odaklanabilir. Bu nedenle çalışanlarınızı masalarından uzaklaşmaya ve her birkaç saatte bir zorlu görevlerden zihinsel olarak ayrılmaya teşvik etmelisiniz. Kısa bir yürüyüşe çıkmalarını önerin (özellikle uzun bir toplantı gerçekleştirdilerse), ara vermelerini hatırlatan takvim davetiyeleri gönderin ve örnek olmaya çalışın. Zihinlerini dinlendirmek ve vücutlarını hareket ettirmek, ekibinize tutarlı bir şekilde iyi performans göstermeleri için gereken zihinsel alanı sağlayacaktır.


4) Ekip üyelerinin odaklanması gerektiğinde özel çalışma alanlarının kullanımını teşvik edin.

Açık ofisler dikkat dağıtmaya, stresi arttırmaya ve verimliliği düşürmeye meyillidir. Bazen çalışanların ofis düzeninin bir sonucu olarak hazırlıksız toplantılar ve tartışmalar için her zaman hazır olması gerektiğine dair yerleşik bir beklenti vardır. Çalışanların odaklanabileceği özel çalışma alanlarınız yoksa gerektiğinde “rahatsız etmeyin” işaretleri veya rahat çalışabilecekleri “sessiz saatler” gibi uygulamalar yapın.


5) İş dışındaki zamanın sınırlarını çizin.

Farklı yerlerde bulunan ekip üyelerinin bazen iş dışı saatlerde çalışmaları gerekebilir. Ancak işin bulanıklığı ve kişisel zamanın harcanması önemli bir stres kaynağıdır. Bir araştırma, çalışanların endişesini arttıran şeyin sadece e-postaları yanıtlamak olmadığını aynı zamanda mesai saatleri dışında da çalışmaları ihtimalinin varlığı olduğunu gösteriyor. Bununla mücadele etmek için açık kurallar koyun ve bunları takip edin. Sadece çok acil olduğunda e-posta gönderin veya arama yapın.


Tükenmişlik, çalışanların refahına ve iş performansına zarar verir. Büyüyen bu salgınla savaşmak ve daha sağlıklı çalışma ortamları oluşturmak için liderlerin “iş yeri sıhhati”nin anlamını iyi bilmesi gerekir. Bu adımların size rehberlik etmesine izin verin. Eğer başarılı olmak istiyorsanız daha mutlu ve daha üretken çalışanlarınız olmalı. Ve bu sizin elinizde.

Kaynak.

Total
2
Shares